14 Eylül 2012 Cuma

''You were born an original, don't die a copy.''

    Yaklaşık 6 ay önce gelecekten kendime mektup yazmıştım, neden 14 Eylül'de yollamalarını söylemişim acaba diye düşününce büyük ihtimal tarih seçmem gerekince atmışımdır diye düşündüm.
 Mektubumda özetle kendime demişim ki Mayni hayatında hala o istediğin değişiklik olmadıysa git o köprüden hemen atla...

Ben sözünün eri bir kızım en azından hangi köprüden atlamam gerektiğini belirtmemişim diye sevindim, bu sebeple Kurbağalı Dere yeni temizlendiği için şimdilik O'ndan atlamayı düşünüyorum...

    Hayat insana fırsatlar sunuyor ve gerisini sana bırakıyor, çiz diyor yolunu... Sen belirle ceplerine koyacağın birikimleri, yanında güvende hissedeceğin insanları ve her seferinde sana sıradanlık yerine mutluluk verecek alışkanlıkları...

Bu konuda sanırım korkunç başarısızım. Hamuru kıvamına kavuşturana kadar un ve suyu yoğurursunuz, bir zaman sonra o hamur olma yolunda ilerlemeye çalışan karışım elinize gülle gibi yapışır ya işte ben şu an bu haldeyim... Bir türlü hamur olamıyorum.

Omuzlarımda hissettiğim bu gülle beni gittikçe yere doğru çekiyor. Hayatımda ancak kurşun kalemle yazarım dediğim 'hal ve hareketler'in üzerinden tükenmez kalemle geçmek durumunda bırakıyor, bu çok can yakıyor... Çok.

Amaaa bir Mayni atasözü der ki ''Yarın, umutlarla gel...''.



Bu resmi pinterest'te gördüm, çok sevdim...